12.Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı, 41 Türk devlet ve topluluğundan gençlerin katılımıyla İstanbul Kumburgaz’daki Marine Princess Oteli’nde yapıldı.
Böyle bir kurultayı düzenleyen en güçlü Türk ülkesinin bu en büyük şehrinde Türkçe ad taşıyan büyük bir otel bulunmaması, aslında Türk coğrafyasından önce Türkiye’nin Türkleşmeye ihtiyacı olduğunun göstergesiydi.
İki-üç gün, Türk Dünyası’nın dört bir köşesinden gelen gençleri dinledim. Çoğu feryat etti! Bir yazıda hepsini anlatmak mümkün değil. Şimdilik, sadece “soykırım” ekseninde ortaya çıkan taleplere bakalım. Kurultayla ilgili diğer notlarımı, önümüzdeki günlerde bilginize sunmaya gayret edeceğim..
***
“Babam Ahıska’da doğdu, annem Özbekistan’da.. Ben Azerbaycan’da doğdum, çocuğum Amerika’da doğacak..”
Bu sözler, Ahıska Türkleri’nin başına gelenlerin bir özeti gibiydi. Sözü nakledenler, Ahıska Türklerinden Paşali Seferoğlu ve Firiddin Bayramov idi:
“14 Kasım, Ahıska Türklerinin sürgün edilişinin 61.yıldönümüydü. 61 yıl sonra darmadağın edilmiş olmamızdan anlaşılıyor ki, bir halkı parçalama planları meyvesini vermiştir. Gürcistan, Avrupa Konseyi’nin 41.üyesi olarak kabul edilmek için, Ahıska Türklerinin vatanlarına dönüşü meselesini 2011’e kadar çözme taahhüdünde bulundu ama şu ana kadar hiçbir adım atmadı, sadece Ahıska Türklerinin geri dönüş sürecini aksatmaya çalıştı. Gürcü yetkililer, Tiflis’te, Avrupa Parlamentosu üyelerine, Ahıska Türklerinin aslında Gürcü Müslümanlar olduğunu söyleyebildi. Ahıska bölgesine yerleşen 60 bin Ermeni ise hiçbir hukuk kuralına uymuyor.
Ve 1.5 yıl süren araştırma sonucunda öğreniyoruz ki, ABD’deki Ermeni lobisi, Ahıska’daki Ermenilerle işbirliği içinde, Ahıska Türklerinin Ahıska’ya dönüşünü engellemek için hem Krasnador’da Ahıska Türklerinin baskı altına alınmasını, hem de oradaki Türklerin ABD’ye göçmesini organize etmiş!”
Ahıska Türklerinden Yusuf Uramalı ise, Ahıska Türklerinin 1944 sürgününden itibaren soykırıma tabi tutulduğunu, belirttikten sonra, “Ermeniperestler , gerçek bir insanlık duygusu ile hareket etmiş olsalardı, bu insanlar için de konferans düzenlerlerdi” diyor ve ekliyor:
“Parlamentolarında soykırımı kabul eden ülkelere sesleniyoruz. Ahıska Türklerine yapılanlar soykırım değil mi? Soykırım sayılması için yeryüzünden silinmemiz mi gerekiyordu?”
***
Eskender Bariyev de, kurultayın, 1944 sürgününde yüzde 60’ı yok edilen Kırım Tatarlarına yapılanların soykırım olarak kabul edilmesi için Birleşmiş Milletler’e başvurmasını istedi. Kırım Tatarlarının uğradığı soykırımı, geçtiğimiz günlerde yazmıştık.
BM’ye bir soykırım kararı için başvurma talebi de Doğu Türkistan Türklerinden Behtiyar Şemsettin’den geldi. Çin’deki komünist devrimden bugüne kadar 600 bin Doğu Türkistan Türkünün katledildiğini belirten Şemsettin, Çin’in nükleer denemeler ile ekolojik dengeyi bozmakla kalmadığını, hem bu yolla hem de tek çocuk mecburiyetine bağlı olarak kürtajla soykırıma devam ettiğini, bu yüzden Türk annelerinin hayatını kaybettiğini hatırlattı.
Aslında, İkinci Dünya Savaşı ve sonrasında; Stalin döneminde 20 milyondan fazla insan katledildi. Bunların çoğunluğu Türklerdi.
Batı Dünyası, Birinci Dünya Savaşı’nda; öncesinde ve sonrasında da asıl Türklerin katledildiğini bile bile, Ermeni soykırımı diye tutturmuş! Türkiye ve Türk Dünyası’nın hatta İslam Dünyası’nın ise sesi dahi çıkmıyor.
SERDAR DENKTAŞ’IN MÜJDESİ:
Kurultaya katılan KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş, Arap Birliği, Avrupa Birliği gibi birleşen ülkeleri saydıktan sonra, “Bu ülkeler nasıl birlik oluşturduysa, bir Türk Dünyası Birliği de kurulacak ve hepimiz o çatı altında yaşayacağız” dedi. Serdar Denktaş, gençlere bir de müjde verdi. Denktaş, kurultaya katılan 41 Türk devlet ve topluluğundan birer öğrenciye, KKTC’deki üniversiteler için burs vereceklerini söyledi.
41 Türk halkını temsil eden gençler, Serdar Denktaş’ı dakikalarca alkışladı.
Arslan BULUT
Yenicag Gazetesi
20 Kasım 2005
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder