6.2.06

Türkiye'de Geçen On Gün - Zamira Keçiyeva

TÜRKİYE'DE GEÇEN ON GÜN
Kaderin güzel oyunuyla Türkiye nin en önemli tarih ve medeniyet merkezlerinden biri olan İstanbul şehrinde hayatımın en güzel on gününü geçirdim.Bu şansı bana arzeden tüm hocalarıma ve TİKA ya teşekkür etmeyi bir borç bilirim

Aceleyle hazırlıklar yaparak sadece televizyon,resim ve hayalimde gören Türkiye ye geldiğimde mutluluk,sevinç,heyecan gibi olumlu duyguları yaşadım.Hayatın sürpriziyle monoton günlerden uzaklaşarak farklı coğrafi,farklı iklim,farklı kültür,farklı insanları gördüğüme hala inanamıyordum.Atatürk Havaalanı nda pasaport işleriyle uğraşan görevlinin “Türkiye'ye hoş geldin!” dediğinde ancak dört yıldır eğitim aldığım hem hoca hem de baba saydığım Türk hocalarımın uzun uzun ve özlemle anlattıkları anayurduna geldiğimin farkına vardım. Orada bizi bekleyen Türk arkadaşlarımız sıcaklıkla karşılayarak otele yolladılar.

Otele geldikten sonra yol yorgunluğumuzu bile gidermeden çevremizi gezinmeye başladık.İlk dikkatimi çeken Marmara Denizi oldu. Ömrümde ilk defa denizi gördüm. Uçsuz bucaksız Marmara bile yağmurun dinmeden yağmasına rağmen telaşlı dalgalarıyla “Hoş geldin!” diyordu.Onun güzelliğine hayran kalarak deniz izleniminin sadece soyut değil ,somut olarak kalması isteğiyle fotoğraf çekinmeye başladık. Yazık ki denize giremedim.

Ertesi gün Dünya Türk Gençler Birliği'nin Günleri ve Kurultayı nın açılış töreni yapıldı. Evvela otelin lobbisinde Osmanlı zamanındaki marşlar söylendi. Kocaman erkeklerin davullarla marş söylemesi sadece kitaplardan okuduğum Osmanlı İmparatorluğu nun kültürünün ne derece yüksek olduğunu bana iyice kavrattı. Sonra konferans salonuna geçtik.Türk Dünyası nın gençlerinin bir araya gelmesiyle gerçekleşen bu Kurultay ın havası beni adeta eskiden yapılmış olan kurultaya götürdü. Ta Avrasya nın doğusundan batısına kadar yerleşen Türk gençlerinin arasında bulunmaktan gururluydum ve zevk alıyordum. Kurultay Türkü Türk yapan ve herkese söz hakkı veren bir toplantı olduğunu tarih sayfalarından okumuştum .Gerçekten öyle olduğundan emin oldum ve ecdadlarının geleneklerini koruyarak hala yaşatan dünayadaki tek gençler olduğumuza sevindim.

Türk Dünyası nın siyasi birliği olmasa bile kültür birliğinin olması şüphesizdir.Bu birliği de Kurultay kanıtladı. Ötüken den çıkmış olan ecdadlarımız tarihin istikametiyleASYA nın bozkırları, ORTA ASYA,ANADOLU ve AVRUPA nın bazı yerlerine dağılmıştır.Aramızdaki mesafe bazı değişikliklere uğratabilmiştir.Buna rağmen kültür birliği sayesinde bir araya gelen gençler asil kanlarında mevcut olan güç ile Türk Dünyası nı bir bütünlük haline getirdiğine kendim şahit oldum.Biri Anadolu,diğeri Türkistan,kalanları da Avrasya kıtasının her yerinde bulunmuş olan Türk halklarının bir araya gelmesi ve bir bütünlük olması benim için bir ütopi idi.Meğer bu ütopi değilmiş.

Oradaki mümtaz babalarımız olan Mustafa Kemal Atatürk, Bilge Kağan, İsmail Gaspıralı ve Mehmet Emin Resulzade ye ait olan güzel sloganlar genç Türkleri ileriye sürüyordu. Bilge Kağanın “Ey Türk ,Titre ve kendine dön!” sözü batının tesirinde kalmakta olan bizi titreterek kendi kültürümüzün mevcudiyetini hatırlattı.Rus Emperiyalizmi güç ve hız aldığı zaman Rusya nın iki tarafında ayrılmış olan Türk halklarının DİL, FİKİR ve İşinde BİRLİK sağlamaya çalışan İsmail Gaspıralı nın bu sloganı Kurultayla yine hayata başlamıştır.Mehmet Emin Resulzade ye ait “Bir kere yükselen bayrak bir daha inmez”sözü Türk Dünyası nın yükselen bayrağını gençlerin indirmemesini teşvik eder. Büyük önder Atatürk “Ne Mutlu Türküm Diyene!”diye boşuna söylememiş. Kurultaydaki herkes Türk olmaktan mutluydu. Mutlu olmamak mümkün değildi.

Açılış töreninden iki gün sonra Bursa Gezisine koyulduk. Oradaki Osmanlı padişah ve şehzadelerin türbelerini ziyaret ettik.Sonra Boğaziçi Gezisi ni yaptık. Topkapı Sarayı'na da gittik. Osmanlı Devleti'nin şanı ve gücünün ne kadar olduğunu iyiyce anladım.İstanbul u biraz gezdik.Şehrin hem eskiliği hem de yeniliği vardır.Hem Asya hem de Avrupa rengi var. Bizans'tan kalan surlar ile Osmanlı Devleti nden kalan camii birbirini tamamlıyor. Doğu ve Batı yı birleştiren bu şehir gizli ve esrarengizdir.İstanbul'un Taksim Meydanı nda gezmeyi rüyamda bile göremezdim. İstanbul eskiliğini hala koruyan bir şehir ve eskisi gibi bügün de dünyanın dört tarafından gelenleri kendisinde bulundurmaktadır.Ben de bulunmama son derece sevindim. Türkiye'nin havasından soluk alma şerefine kavuştuğum için mutluyum.

DTGB nin gelecekte de asil kanında mevcut olan gücü kullanarak faaliyetlerine devam edeceği ve başarılı olacağı ve neticeli sonuçlara varacağını umuyor ve diliyorum.

DTGB AK COL SAGA !

ZAMİRA KEÇİYEVA
KIRGIZİSTAN–TÜRKİYE MANAS ÜNİVERSİTESİ

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Kazannan Amil Nur... Ayri teshekkurleribiz Size fotoalbom ichin...


http://www.flickr.com/photos/dtgb_motm/tags/dtgb/page10/

Sag olun

 
Siteyi düzenleyen: Terken_Hacaloğ*lu