8.6.07

VEFAT

Mehmet Akif Albayrak (1969 - 6.6.2007)


Birliğimizin temel taşlarından arkadaşımız Mehmet Akif Albayrak yakalandığı hastalık sebebiyle henüz 38 yaşında iken 6 Haziran Çarşamba günü Ankara'da hayata gözlerini yumdu. Cenazesi 7 Haziran Perşembe günü doğum yeri olan Trabzon'da toprağa verildi. Törene, Albayrak'ın babası Hüseyin Albayrak, yakınları, Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Özak, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Celal İçten, derneğin ikinci başkanı Melih Cilsim, Milli Eğitim Müdürü Yavuz Selim Sandıkçı, Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Öncel Koç, gazeteciler, siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Türk dünyasına gönül vermiş ve hayatı boyunca hizmet etmiş olan Akif'e Allah'tan rahmet, ailesine ve bütün sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyoruz.

M.Akif Albayrak Kimdir?
Akif Albayrak, ilk ve orta öğrenimini Trabzon'da tamamladıktan sonra Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümünden mezun oldu. Çeşitli gazete ve dergilerde Türk Dünyası'na yönelik makale ve yazı dizileri yayımlanan Albayrak, Kırım Vakfı, Türk Ocakları, Dünya Türk Gençleri Birliği (DTGB), Türkiye Yazarlar Birliği, Türk Dünyası Genç Yazarlar Birliği ve Türk Dünyası Kültür ve Sanat Derneği'nde görevler üstlenmış, Türk dünyasına yönelik pek çok kültür ve sanat faaliyetlerinde organizatörlük yapmıştır. Amatör olarak fotoğrafçılıkla da ilgilenen Albayrak'ın 2004 yılında yayınlanan ve Kırım'ı anlatan ''Yeşil Ada Kırım'' adlı bir kitabı bulunuyor.


**************************************************
*********************************************
***************************************


Bir Yoldaşın Ardından


6 Haziran 2007. Mehmet Akif Albayrak’ı kaybettik.

7 Haziran 2007, Akif’i tarak tamgalı Gökbayrak’a sarılı olarak, Trabzon’da toprağa verdik.

Akif bizim kuşağımızda Kırım deyince akla ilk gelen yoldaşlardandı. Türk Dünyası ile ilgili ne olursa koşmaya, çalışmaya hazırdı. Onu tanıyanlar al kırmızı yanaklarından, sempatik gülüşünden ve samimi dostluğundan hemen severlerdi. Akif şimdilerde çok az kalan karşılıksız verenlerdendi. Öyle ki, işini gücünü bırakıp kendini Türk Dünyası’na, Kırım davasına adayacak kadar samimi ve imanlı idi. Yaptığı hemen her işi bir dantel işlermişcesine özenle, saygı ile yapardı.

Dünya Türk Gençleri Birliği’nin en önemli aktivistlerinden biri idi. Türk Birliği’ni nasıl kuracağımız konusunda sabahlara kadar süren sohbetlerimizde, bundan on küsur sene önce, beni kültür ve sanatın bu konudaki en önemli anahtar olduğuna ikna etmişti.

Gözlerimi kapadığımda Akif’in bizlere kaytarma öğretişi geliyor. Sadece kaytarma mı? Kafkasya’dan Türkistan’a, Balkanlar’dan İdil-Ural’a Türk ağacının her dalının, her yaprağının türkülerini bilir, danslarını öğretirdi. Birbirimizi tanımanın önemine her zaman işaret ederdi.

Akif senden ne çok şey öğrendim. Senden çok şey öğrendik…

Kiminin Akif kardeşi, kiminin Akif Ağabeyi idin. Ama hepsine aynı muhabbet ve sıcaklık ile yaklaşırdın. Yokluğun ne büyük bir boşluk… İçinden çıkılması en zor anlarımızda dahi senin gözlerindeki samimiyeti gördükçe güç aldık. Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayları’nın en güzel görüntüleri senin içinde olduğun kareleri oldu. Seninle aynı karelere girmek hepimize gurur verdi.

Nerede Türk Dünyası ile ilgili bir toplantı olsa Akif’i en önde görmemek mümkün değildi. Kırım’ı pek çok Kırım Tatarından daha iyi bilirdi. Adım adım, karış karış bildiği bu güzel coğrafyayı anlata anlata bitiremezdi. Yeşil Ada Kırım kitabını yazdığında hepimiz çok heyecanlanmıştık. Bu kitabın her dile çevrilmesi gerektiğini kendisine söylediğimde birlikte nasıl planlar yaptığımızı hatırlıyorum.

Eskiler “Tanrı sevdiği kullarını yanına çabuk alır” derler. Keşke öyle olmasa idi. Ama şimdiye kadar ölümün bizi ayırdığı bütün yoldaşlarda durum aynı. Yoldaş. İpdaş. Joldos. Hepsi aynı. Zannederdim ki, bütün bunlar eski komünist sistemin tavarişine karşılık gelir. Ama bu maldaş demek yoldaş değil. Halbuki, Türkçe de yoldaşlık ayrı bir şey. Yol arkadaşlığı değil, yoldaşlık… Yolu paylaşmak, yolun meşakkatini paylaşmak. Sadece paylaşmak değil, aynı zamanda yolu açmak. İnşa etmek. Yolu göstermek. Korkmadan, önde yürümek. Yoldaşına güvenmek. Yoldaşı için kendini feda etmek… Yoldaş, basit bir kompartıman sohbeti hiç olmamış. Aynı ipe sarılmak, aynı yola kendi kendini gönüllü olarak mahkum etmek olmuş. İşkenceye, zorluğa birlikte katlanmak değil, bir olarak katlanmak. Hemhallik… Birlik… Aynı bedende birçok can olmak. Birçok canın aynı beden, aynı ruh olması.

Akif gerçek bir yoldaştı… Az bulunan adamdı… Sadece oturuşu kalkışı ile değil, yoldaşlığı ile örnek insandı.

Akif, mekanın cennet olsun.


Dr. Hasan Ali Karasar

DTGB Genel Başkanı


 
Siteyi düzenleyen: Terken_Hacaloğ*lu